18 Ağustos 2015 Salı

KAĞITTAN BİR ÜLKE

Ne zaman kendimi yalnız hissetsem bir kalabalığın içinde sana geliyorum. Eşsiz bir duygu sana gelmek. Kaçmak gibi değil inan…Sığınmak gibi biraz, sevgiye olan bir muhtaçlık hali, tıpkı çaresizlik gibi. Anneanne ben büyüdükçe hep sana geliyorum. Varlığına her zamandan çok ihtiyacım var…Özlemek kelimesi bile yetmiyor, aramızdaki uzaklığa. Hani hep benimle yaşayacaktın? Sanki gittikçe büyüyor aramızdaki mesafe ve ben hiçbir şeyden korkmadığım gibi korkuyorum bu durumdan…Ellerini hatırlamak için kapıyorum gözlerimi…Ellerin her düştüğümde tutan, beni sımsıkı sarmalayan o güzel ellerin…Sanki eskisi kadar tanıdık değil, unutma ihtimali nasıl çirkin ve dayanılmaz. İşte bu yüzden sürekli resimlerine bakıyorum…En sevdiğim resmine…

Ben yeni doğmuşum bir hastahane odasında, sen annem dedem ve ben. Sen beni kucağına almışsın sıkıca tutuyorsun, hiç bırakmayacak gibi… Saatlerce bakıyorum bu resme… Bırakılmayacağını hissetmek nasıl bir duygu…Sanırım ben senle beraber en çokta bunu özlüyorum. Sevildiğinden emin olmak ve delice sevmek birini. Seni öyle seviyorum…Öyle çok…Öyle şiir gibi…Cemal süreya’nın bir şiirindeki gibi: “seni sevmek bir ovanın düz oluşu gibi bir şey” sanırım bu şiiri sana hiç okumamıştım anneanne. Sana okumadığım ne çok şiir var…İçimden hep okuyorum, sen çok iyi bilirsin ben çok susmam; ama bu ara çok susuyorum. Sen ne zaman bu kadar büyüdün demelisin burada? Ben sana şirinlik olsun diye ellerimle yüzümü kapatmalıyım hemen, biraz da kızarır yüzüm…Kalbimden konuşuruz sonra, acaba bu aşk mı diye sorarım sana…Sen anlat önce bakalım dersin. Ben tüm mübalağa sanatı kullanarak, sana yaşadıklarımı anlatırım…Ne çok severim abartıyı, misyon yüklemeyi karşımdakine. Ne komik benim yüreğim hemen kanatlanıyor…Bu kadar çabuk sevmeyi ben senden öğrendim; ama sevilmeme ihtimalimden hiç bahsetmedin anneanne…
Sen şimdi bir yerlerde eminim dinliyorsun beni, yani öyle olmalı…Başka türlüsünü beceremem ki, sana anlatmadan nasıl yürürüm.Nasıl anlarım duygularımı…Senin teyit etmen lazım…Sen bir şey söyle, sen kurtar beni bu karmaşık halimden yürüyüp gideyim…Kalma ihtimalim hiç yok…
Bir de şiir yazayım mı sana anneanne? Sen eskisi gibi ilaç kutunda sakla…Bulduğun her okuma yazma bilene okut ve mutlu ol…





Kağıttan bir gemi yapıyorum
Kağıttan tüm denizler…
Kürekler bile kağıttan…
Rüzgarı sevmeyen bir ülke burası
Evler, ağaçlar, kuşlar, insanlar bile kağıttan…
Bir senin yüreğin kalem…
Bir sen anlatıyorsun…
Bu yüzden işte,seni dinleyişim…
Bu yüzden hep sana güvenişim…
Yüreğini seviyorum, bu yüzden
En çok yüreğini...