
Sanki bu şehir karşımdaki denizle yeterince güzel değilmiş gibi,karda bu güzelliğe eşlik etmeye başlamış...Kısacası dışarıda mükemmel bir kar var=)=)
Nasıl da çoşkulu yağıyor kar... sanki muhteşem bir şiir okuyorum...Düşünün artık o kadar keyifli...Lisede cenap şahabettinin kar şiirini açıklamak kadar da zor değil;) zor olan bu kar yağarken hayatımızı terkeden bizi bırakan avucumuzda kar gibi eriyen insanların aklımıza gelmesi...Öyle değil mi? Kar yağınca önce,çocukca bir sevinç sarar bedenimizi,ve sonra...Sonra mı? Sonra karın her yerle buluşmasında yitirdiklerimiz yakar canımızı...
Neyse bunları bir kenara bırakalım..Orta da çok komik bir durum var...
Yaklaşık "2" yıldır ankarada okuyan ben ankarada hiç kar görmedim diye üzülürken orduya şehrime kar yağıyor...

Haydi gelin anlatayım sizlere:
-bazen hiç bir kanıtınız yoktur,tek doğru bulamazsınız gösterecek;ama "amalar" sıralarsınız hissediyorum dersiniz içimde hissediyorum...
İşte bende hissediyorum ne zaman kar yağarsa Ankaraya, ne zaman kar yağarsa şehrine beni düşünücek...Ayağıyla ezerken karı ilk aklına gelen kişi benim...Avucuna alıcak karı mutlaka ve yine aklında ben...
Ankara da hiç kar görmedim;ama orduya yakışıyor kar güzel oluyor terk edilmiş bir kent gibi hüzünlü ve bir mısra kadar kısa ve anlamlı...güzel oluyor,yazı yazmaya itiyor insanı uzun uzun manzumeler yazmak istiyor insan ve kısacık muhteşem rubailerde...
Birbirlerine değmeden yağıyor kar...Bende kar gibiyim dokunmuyorum hayatına...Hayatını bırakıyorum avuçlarında...
Avuçlarında kar...
Ben her kar da aklında...

ben yine aklında...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder