2 Şubat 2011 Çarşamba

SİYAH DENİZ

ordu...

Denizin karşısına geçip bir şeyler yazmayalı ne çok olmuş...
Demek ki yazılarım bu yüzden kuruydu...Dalga sesi olmadan yazılan tüm yazılar gibi;oysa şimdi karşımda siyah bir deniz...Sabah mavidir deniz,bazen yeşil, beyaz köpüklü bir sonsuzluk...


Ama düşündüm de şimdi siyah deniz kulağa çok hoş geliyor...Evet evet gece denize girmeyi seven ben bu "sıfat tamlama"sına bayıldım...



Siyah deniz...



Peki ben herkes sıcacık yatağında uyurken neden oturmuş saçmalıyorum? Bazen ben bile bilmiyorum neden yazdığımı...Nedensiz olan her şey gibi bu durum hoşuma gidiyor...


Nedensiz sevmek,nedensiz yazmak,nedensiz mutlu olmak,nedensiz...

iŞTE kaçmanın en kolay yolu...Aptal olmayın nedensiz hiçbir şey olmaz...Bu arada ben aptalım;çünkü nedenlerim yok benim..."Bilmiyorum ki içimden geldi" işte bu benim lafım=)=)


Neyse bu yazdıklarım girizgahtı...

Şimdi başka konulardan bahsedelim...

Son günlerde neyi fark ettim biliyor musunuz? Klişe olan hiçbir şeyi sevmiyorum ve inanmıyorum... Ne mi bunlar alın size buz tutmuş cümleler:
sen özelsin,iyi birisin ve bir sürü komik cümle...


Özelsem söylememelisin bunu,ben hissetmeliyim...
İyi insan... O kadar içi boş bir söylem ki resmen ne diyor bu tamlama biliyor musuz?
_işte içeriği:offf yeter iyisin tamam;ama sadece o kadar...


İnsanları acıtmaktan korkarız.Gerçekleri direk söylemeyiz söyleyemeyiz belkide...İşte bu yüzden ima ederiz...

Eyvah ya karşındaki aptalsa! nasıl anlayacak?  Oh ben o kadar da aptal değilim...Ya da aptalım ;ama sözcüklerin dilinden çok iyi anladığım için anlarım karşımdakini...Ve kırılmamış,üzülmemiş gibi yaparım;çünkü ne zaman üzülsem üzmek isterim karşımdakini...Ve bu konuda da yetenekliyim...Demek ki neymiş ? -"iyi bir insan" değilmişim!


Tamam yukarıdaki yazılanlar tüm sinirimi geçirdi...Artık tatlı tatlı yazabilirim =)=)


Ne güzel sen orada karlı bir şehirde uyuyorsun...Yani bu saatte uyuman gerek...Soğuk havalardan bıktım mı diyorsun? O zaman sabah pencereden bir güneş sızsın odana...Gözlerini açıyorsun tatlı bir güneş,sıcak bir yaz sabahını anımsatıyor sana...Saate bakıyorsun;biraz daha uyumak için kapatıyorsun tekrar gözlerini...Bence de biraz daha uyumalısın...
Güzel bir rüya görüyorsun...

İşte rüyan:
Sıcacık bir temmuz sabahı...Kızgın kumlarda yürüyorsun burnunda hafif bir yosun kokusu...Yürüyorsun...Yerde beyaz bir deniz kabuğu....Hadi onu al hemen yerden...Şimdi kulağına götür duyduğun ses seni mutlu ediyor,gülüyorsun ve ben gülmeni seviyorum...

Niye gülüyorsun? Ne anlattı sana deniz kabuğu?Bilmiyorsun,daha doğrusu sabah kalktığında rüyanın o kısmını hatırlamıyorsun=(

O zaman yaz geldiğinde bir deniz kabuğu al ve kulağına götür...
İçimden geçen,senin içenden geçen ne varsa anlatacak sana...Ve sen susmanın aslında ne çok anlam taşıdığını anlayacaksın...Tamam işte kuma adımı yazabilirsin artık...Utanma bence bu o kadarda komik bir durum değil...Tamam tamam komik;ama seni öyle hayal etmek bile eğlenceli...Bak işte bende bu satırları yazarken gülüyorum...Saat 03:28... Kalkıp şehrime baktım şimdi yazmaya devam...

Ordu ne kadar da sessiz... Şehir uyuyor sevdiğini unutmaya çalışan biri gibi ...Kırılmış,unutmayı beceremeyecek kadar şapşal;ama bir o kadar da güçlü...

Tam bir tezat bu şehir...Senin gibi...Ne istediğini bilmeyen,aynı zaman da kararlı gibi,suskun ;ama konuştuğunda üzen,karmaşık,garip...


İşte ben her şeye rağmen orduyu seviyorum ve de bu şehre benzediğin için seni de...





şimdide gerçek çekimler=)=)



orduda sıradan bir yaz akşamıydı;ama bir sıradanlık bu kadar güzel olabilir...



her sabah uyandığımda bu manzarayı seyretmek keyifdir =)=)
eski;ama eğlenceli ve şapşal bir yazdan=)=)
bu yaz çakadaki güzel günlerin anısına... bu yeterli diğerlerini koymasamda olur =)=)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder