28 Aralık 2011 Çarşamba

saçmalık böyle olur,oku;)


Radyoyu açtım şimdi çalan şarkı beni delirtebilir;ama inatla rastgele çalan şarkılar eşliğinde
yazı yazmak istiyorum.Zorun ne mi?,diyorsunuz? Bilmem zevk alıyorum sanırım şizofren bir şair gibi belki,tüm şiirleri şarkıya çevrilmiş bir şair kadar egoist hemde...Şimdi çalan ve anlamadığım yabancı parça yönlendiriyor beni...O anlamsızlaştıkca ben anlam bulmak istiyorum,kendi kelimelerimle...

Saçma sapan bir hikaye yazalım şimdi...Yeni bir yabancı parça...Kulak tırmalayan bir kadın sesi...
Kadın karakterim bu şarkıyla uyanıyor.
Yan komşu sabah sabah şunları dinlemese bende güne güzel başlasam.Afyonumun patlaması için evden uzaklaşamam gerekmese.Onu düşünmemek için başka bahaneler bulsam her sabah komşuya küfretmesem,daha yaratıcı olsam mesela.Saçıma maşa yapsam elimi yaksam,elimin acısından aklıma gelmese.Ya da diş macunum bitmiş olsa okula gitmeden koşa koşa markete gitsem.Derse geç kalma telaşıyla aklıma gelmese.Ya da annem arasa babandan boşanıyorum dese,yıkılan yuvamızın yasını tutsam,aklıma gelmese...Ama her sabah sıradan uyanıyorum,aklımda sen kulağımda komşumun dinlediği yabancı şarkı...Aklımdan seni kovmak için ağzımdan çıkan küfürler dans ederek üst komşunun kapısını çalıyor.

Hikayenin girişinde çalan şarkı sanki bunları anlatmak istedi:p
Şimdi yeni bir şarkı ve hikaye devam eder,kahramanımın ağızdan...Yok yok dayanamıyorum bu duruma..Ben güçlüyüm.Bunu bana biri söylemişti.Anlayın işte biri..''hayatta gördüğüm en güçlü kızsın,ağlarken bile güçlü sevdiğini söylerken küfreder kadar ciddi,sen tanıdığım en cesur kızsın.. kaçarken bile terk ederken edilirken bile güçlü'' kulaklarımda çınlayan sözler benim için söylenmişti bir zamanlar...Ve ben şimdi salak bir aşktan mı korkuyorum? Aşkın anlamını bilmeden aşık olunmaz oysa.Hiç bir realitesi yok aşkın.Oh be rahatladım ben aşık eğilim ona.Benim ki bir ruh hali,geçmeye meyilli bir melankoli.Yoksa aşk kim ben kim? Tek damla gözyaşı dökmeden sevilir mi?Ben onun için hiç ağlamadım.Ya da dürüst olayım uzun süredir ağlamadım.Hem araya başka aşklar girdi.Başka gözleri düşledim bazı geceler..Başka bir elde attı kalbim.AŞK bu kadar midesiz mi? 3 KİŞİ birden özlenir mi aşkta,3 erkek?



ŞARKI BİTİYOR...oh BE çok uçarı bir şarkıydı kahramanımın konuşmasından anlayın ;)
Yeni bir şarkı çalıyor bu sefer türkçe :ajda söylüyor.Kahramanım konuşuyor kulak verin siz ona ben şarkıya.


Banyoya gidiyorum duş almak için.Ilık suyla beraber tüm düşüncelerim terk ediyor bedenimi.Aşkın ne olduğuna dair tanımlar meşgul ediyor bu sefer de aklımı.Aşkın abartıldığını düşünüyorum.Aşk gülmek kadar içten aslında,ağlamak kadar da güçsüz...İnsanlar gibi sürekli değişen ve kötü şarkılar kadar saçma..Nazımın şiirleri kadar muhteşem.Onun kadar bencil ama ona rağmen sevilesi...

Bu ŞARKIDA BİİTİ...
şimdi yumaşak bir erkek sesinden yabancı bir aşk şarkısı;Ama ben kendi dilimden bir kaç şiir okumak istiyorum.BU kadar yeter sizi seviyorum canım okuyucularım.Neden biliyor musu
nuz?

ÇÜNKÜ böyle bir yazıyı sonuna kadar okumak sabır işidir =)=)

11 Aralık 2011 Pazar

;)

Elimi tut..
Bırakma elimi...
Ellerin tek güvencem...
Senin ellerin yüreğim..
Ellerin sıcacık bir kumsal...
Sığındığım bir kuytu ellerin...
Kalbim deli gibi çarpıyor sadece ellerin kurtarır beni...



İnsan hiç tutmadığı bir el için yukarıdakileri yazar mı?
Elimi hiç tutmadın,tutamadın belki de...Belki aklından bile geçmedi..
Oysa derin bir nefes alıp tutsaydın elimi...
Sen tutsaydın zaman duracaktı!

OFFFFF yukarıda yazdıklarımın hepsi yalan!

Zaman hiç durmaz akıp gider coşkun bir nehir gibi...Kimsenin eli değmesin elime,ben kendi ellerimle de yaşayabilirim =)


hadi biraz şarkı dinleyelim=))




NOT:zaman her şeyi çözer,beni bile ;) o zaman derin bir nefes alıyorum !

7 Aralık 2011 Çarşamba

SİZENE ;)

Neler yazmam gerektiğini bilmiyorum;ama kalbim çarpıyor ve ben anlatmak istiyorum anlamadığım şeyleri bile...Anlamadan anlatılır mı demeyin! Ben onu hiç anlamadan şiirler yazmıştım...Onun okumadığı okusa bile anlamayacağı şiirler...İlk zamanlar canımı yakıyordu bu durum.Zamanla alıştım sanırım,zaman sadece bireysel bir durum olduğunu öğretti bana aşkın.Aşk sanırım bu yaşlarda imkansızlıkla eş değer;oysa değer görmeden değer vermek,neyin kafası ?

Bak işte sokak jargonuyla konuşmaya başladım.Sanırım sokak edebiyatı yapma günüm bu gün;oysa ben edebiyat bile yapmayı beceremeyen bir zavallıyım.Pardon pardon zavallı kelimesi çok hafif kaldı... Ben "aptal bir zavallıyım" tamlama şeklinde oluşan niteliğime üzüldüm!!!

Kendime nasılda sinirliyim,ders çalıştıktan sonra sanırım daha realist oluyorum.Ceza kitabı bana hukukçu olduğumu ve dürüst olmam gerektiğini anlatıyor...

Salak salak okumaya devam etme...Pencereyi aç bir nefes al.Bu gün dalga geçer gibi az yağan yağmura küfür et.Seni sevmediği için "onu" azat et...

Oh be rahatladık...Bir kahveyi hakkettin...Kahveni al gel...Ben buradayım ;) Gitmiyorsunuz değil mi?
Kendiniz kaybettiniz...Kahveyle beraber yazı okumanın keyfini bilmiyorsunuz=(

Kahve sadece sınav zamanı uyumamak için içilmez,yada sigaraya katık olsun diye...Kahve bazen içinde kendimizi bulduğumuz bir yazıyla dertleşmek için de içilir...Türk kahvesiyse bir de bu hadi kapatın güzel fal bakarım...

Fala inanmayan aptallardan mısınız ?

Tamam tamam her baktığım fal çıkmaz;ama rüyam da ne görürsem yaşarım...AAAAA ne güzel demeyin.Siz yaşayacağınız hayal kırıklığını bildiğiniz halde hiç inadına sevip,bildiğiniz gerçeklere rağmen hiç beklediniz mi?
Ben o hatayı bir kere yaptım.Şimdi mi?
ŞİMDİ şarkı gibi söylediğim bir söz var nietzsche'den "unutan iyileşir"


PEKİ UNUTTUN MU? DİYORSUNUZ...
SİZENE ;)


2 Aralık 2011 Cuma

02:06

Ne kadar küçülebilirsin?dedi erkek..
Ağlayarak uzaklaştı kız...Koşarak...Rüzgara,ankaranın ayazına aldırmadan,sokaktaki insanlara aldırmadan koştu...Arkasında bıraktığı sıradan bir insan değildi...Bırakamam sandığı insandı...Şimdi ona dair ne varsa unutmak istiyordu! unutmak nasılda çaresiz bir kelime nasıl da zavallı... Bir evin eşiğine oturdu kız.Ne kadar aptal olduğunu düşünerek...Onu sevmeyen birini sevmişti;oysa erkek onu sevmediğini haykırmıştı.Gözleriyle söylemişti her gün,alaycı gülüşüyle...Ama kız aşıktı,aşık olduğu için dolaylı yoldan aptal...Anlamamıştı...Yanaklarında yürüyen yaşları sildi elleriyle...


Bunları okurken acımayın o kıza!O kız hayali bir kahraman! o kız,ağlamaya utanan sevmeye utanan insanların yaşadığı bu şehirde bir hayal...Bizler kapalı kapılar ardında ağlarız...Yorganı kafamıza geçirerek;oysa ankara'nın ayazında koşarak ağlamak var.Burnunu çeke çeke aşk acısı çekmek.Dürüst ve cesur!

Şimdi dinlediğim şarkının sözlerini tartıyorum kalbimde ve saate bakıyorum.Saat:02:06...
Yurt çıkış saatimi 6 dk geçti...
Geçmese sanki dışarı çıkıp koşacakmışım gibi hayıflanıyorum;OYSA ben hiçbir zaman filmlerdeki kızlar kadar olamadım...Kamera ışıkları varmış gibi aşık olmadım...Hep utanarak sevdim,yanaklarım kızararak...Cesurdum biraz;Ama zora gelince durdum,sustum...İçimden sevdim ezik ve çaresiz...

SİZ öyle olmayın ne olur=( SİZ güçlü olun aşkınızı haykırın,acınızı ankara'nın gözüne sokun! Sokaklarda böğüre böğüre ağlayın...

Gururlu ol diyenler de çıkacak elbet...Gurur kelimesinin anlamını sorun böylelerine...
GURUR?
ben söyleyeyim gurur bencillik,gurur kalbi dalgaya alan aptal bir kelime...Ben lugatımdan çıkardım an itibari ile sizde çıkarıp atın...

NOT:dinlediğim şarkı diyor ki:

Çaresiz bütün kelimeler 
Bir yalan gibi hep suçlu 
Senin hala gözlerin soğuk 
Ve yağmurlu 
İçimde her gün büyüyen çığlıklar var 
Olsun zaten aşklar hep böyle..


gurursuz kalın emi =)=)