29 Nisan 2011 Cuma

gece gece

İstanbul..
saat:03:14
Bu gün o kadar yoruldum ki,neden uyumak yerine burada bir şeyler yazıyorum ben bile bilmiyorum.Ablam içeride uykusunun gelişme bölümünde sabah hatırlamayacağı rüyalar görürken ben...
Ben... Ben burada belkide hiç bir zaman okunmayacak yazılar yazıyorum,arkadan çalan ve tamda beni anlatan bir şarkı eşliğinde...




Derin bir nefes alıyorum..Nefes alırken neyi fark ettim,biliyor musunuz? Gözlerimi kapatıyorum...Nefes alırken değil...Sadece derin nefes aldığımda...Gözlerimi kapatan şey ne,peki?
Bilmiyorsunuz..Bende bilmiyorum sadece tahminim var..Bence işin sırrı derin kelimesinde..Son nefes gibi derin...son kez aydınlığa bakıp karanlığa yolculuk yapacakmış gibi çaresiz...
Sanırım bu satırları okurken kafanız karıştı..Ne güzel kafamız var,çok şükür karışıyor...Herkesin bir kafası var eminim;ama niye herkesin kalbi yok?
Oysa yumruk kadar kalp...4 harfli... tek hece...Söylemesi bile kolay...Her şarkıda,şiirde de var neredeyse...
Peki,neden herkes de yok?

Herkes de var,olmasa insanlar nasıl yaşar deyip,Tıbbi bir açıklama yapmayın! mecaz sanatını kullandığımı siz de biliyorsunuz...
Vay be siz ne çok şey biliyorsunuz...



Offf ne kadar da sinirli kızmaya meyilli cümleler kurmuşum üst satırlar da;oysa çok mutluydum bu gün...Sanırım uykusuzluk beni sinirli yapıyor...Bir de içimde saçma sapan bir sıkıntı var...Durup durup gözüm dalıyor,sözlüye kalkacakmışım gibi kalbim çarpıyor...

Ne güzel... Kalbim var çarpıyor...

Şimdi elinizi kalbinize götürün..Elinizde hissediyorsunuz kalbinizi..İşte o an aklınıza gelen kişinin kalbini dinleyin bir gün mutlaka..
Kulağınızı dayayın kalbine...Kalbinin sesini duyamazsınız eminim.. Şaşırdığınızın farkındayım..Duyarım bu da ne saçmalıyor diyorsunuz..
Duyamazsınız eminim...ÇÜNKÜ:sizin kalbiniz daha çok çarpar,onun kabinin sesini bastırır...
İşte aşk duymamak kadar komik;ama bu yazıyı okurken herkesin aşık olduğu kişiyi düşünmesi yani herkesin farklı kişileri düşünmesi kadar keyifli...


Şimdi de gelin sizle bir test yapalım...
Bakalım kime aşıksınız ?
Sorularıma içinizden cevap verin...

1.soru:şu an test sonucuna göre,onun çıkmasından korkuyor musunuz?

İşte tam da ona aşıksınız... Başka soruya gerek yok!!!


Çoğu insan bu testimi saçma bulabilir..Yazının bundan sonrası onlar için başka konulardan bahsedeceğim...


Bir rüzgarın elindeydi hayalin,hayal kurmayan biriydim;oysa..(son zamanlarda...)Hayal kurmak üzüyordu...
Bazen de utanıyordum,gerçekleşmeyecek hayaller kurduğum için;oysa ben de belki birinin hayaliydim..Sonra bu ihtimale inanıp kızdım ona..ben onun hayaliydim,o benim,onun başka hayalleri vardı...
Entrikalı bir dizi gibi geldi bu durum ve de çok sevimsiz buldum...Kimseyle ilgili hayal kurmak yok,kimse de benimle ilgili hayal kurmasın...Gerçekler canımızı yaksa da...Gerçekleri düşünelim...Düşünelim ki,kolay olsun alışmak...Bunları yazarken neden kalbim üzerinde 10 kilo varmış gibi acıyor?
Neden yutkunmak ders çalışmak kadar zor?
Şimdi gel de hayal kurma! bak işte gerçekler can yakıyor...


Gelin güzel şeyler yazalım,öyle bitsin yazım...
Başlayalım..


BU yazdıklarımı nerede,nasıl,saat kaçta okuyacağınızı bilmiyorum...Bildiğim tek şey eğer bu yazıyı sabredip sonuna kadar okuduysanız...Ya ben güzel yazıyorum yada siz sayın okurlarım=) okumayı çok seviyorsunuz...1. İhtimal çok sevimli...
Şimdi pencere varsa odanda,dışarı bak... ne var dışarıda ki diyorsun? Ne olduğunun önemi yok...Önemli olan benim lafımı dinlemen...Benim değil kalbinin lafını dinle!!!


Güzel günler herkese...Uyumam gerekli hem olur ya belki güzel bir rüya da görürüm =)=)


GECE GECE not: bilmekten daha gerçek bir şey var:Hissetmek=)=)

son not:taslaklara kaydedip uyudum,sabah resim ekleyip yayınladım ;)

22 Nisan 2011 Cuma

şimdi...

Zamanı cebime koydum sanki benimle beraber sürekli ilerliyor;ama hep aynı yerde...

Ama hızla ilerliyor her şey...İnsanlar değişiyor,hayatlar...
Hem de bize hiç sorulmadan oluyor hepsi...Çünkü bize sorulsa da yine üzülen insanlar olacak...Üzüntü hayatın merkezinde üzülenler değişiyor sadece...O yüzden hayat bana sormasın olacakları,kafasına göre takılsın...Sonuçta birileri mutlu olacak ben kimsenin sevincine engel olamam...Bunu gerçekten istemem...Hem ben sürprizleri severim...Nasılda şaşırmak isterim her gün...Bu gün bir şey olsun ağzım açık kalsın... her gün böyle derim...Sanki beni duymuşcasına hayat, her gün yeni olaylar çıkarıyor karşıma...işte ben bu yüzden her gün büyüyorum ve şaşırıyorum artık kendime...Nasılda olgun karşılıyorum her şeyi..

Aferin naftalin...


Sanırım anneanneme benziyorum büyüdükçe...Nasılda insanları kırmaktan korkardı...Susardı üzülünce üzmekten korkardı karanlıkta kalınca korkan bir çocuk kadar sessiz;ama bir o kadar da haykırmak isteyen bir çocuk...

Ama dedim ya büyüdüm karanlıktan korkmuyorum artık,ışık da aramıyorum...Eğer bir gün güneş doğarsa ışık vurur odama...Gözlerim kamaşır belki o zaman aşktan...

Her şeye rağmen aşk güzel...Kim ne dersin desin aşk herkese rağmen güzel...Ve herkese yakışıyor...Birbirlerini seven insanlar kadar güzel bir şey daha var mıdır?

İŞTE  bu yüzden bencil olmayalım insanları serbest bırakalım bırakalım ki sevdikleri insanlarla mutlu olsunlar...Bizi sevmek zorunda değil kimse...Hem kaç kere söyledim Aşk'ta zorlama olmaz diye!


 O zaman şimdi aşk satır aralarında...
 Aşk korktuğum bir kitap şimdi
 Hani sevip sevip,
 Üç dört kere okuduğum bir kitap
 Ya da şiir defterimin arasındaki papatya...
 Benim;ama benim olduğunu bilmeyen
 Cansız bir nesne...
 Aşk şimdi kıyamayıp,özgür bıraktığım bir kuş...
 Asla geri gelmeyecek bir kuş..
 Biliyorum aşk şimdi başka insanların kalbinde
 Aşk yeni bir hayat şimdi... 
 Benim yazamadığım masallarda
 Masal bile değil aşk...
 Buldum buldum...
 Aşk özgür bırakmak şimdi,
 Azat etmek...
 Aşk, aşık olması için bırakmak vazgeçmek...
 Aşk kızmamak,kıskanmamak
 Mutlu olduğu için sevinmek...
 Aşk bencil olmamak şimdi...

.kendime NOT: Kimseye karışmak,kimseyi rahatsız etmek yok,artık büyüdün oyun değil yaşamak...Hem küçükken de böyleydin damla...Herkes kumda oyun oynardı sen kuma yazı yazardın...Bırak isteyen istediğiyle oynasın... Bıraktım...

Okuruma NOT:google'A "mutluluk yazın bakın ne güzel resimler var...
bu ARADA okur kitlem ailem ve arkadaşlarımdan oluşuyor biliyorum=( Ama belki benim gibi tüm blogları okuyan bir deli vardır..Tüm amatör yazarları takip eden, varsa bu bent benden ona:


Kimse beni anlamıyor diye düşünürken
Hayatına çıkan biri gibidir hayat
Denize attığın taşın zikzak çizmesi kadar keyifli
O taşa bir daha dokunamamak kadar komik VE hüzünlü...




Yazının teması:Herkes MUTLU olsun =)=)





21 Nisan 2011 Perşembe

şapşal peri masalları...

Tamam kabul elimdeki kalemi kemirerek yazı yazmayı hiçbir şeye değişmem;ama klavyeyle de aramda bir bağ varmış...Bunu blogların sürekli kapanıp kapanıp açılmasında anladım...Özlemişim...


AMA bu süre içinde yazdıklarımı sizinle paylaşmayacağım...
Üzgünüm... Anında yazmak keyifli...O an içinden ne geliyorsa onu paylaşmalı kişi blogunda...Yazılarım defterde kalmalı...Ama ben özet geçeyim...Blogum kapalıyken düz yazı yerine bol bol şiir yazdım,ve mektup denen türde kendimi geliştirmeye çalıştım;ama yinede eksik bir şeyler var...
Blog açıldığına göre,yani temelli açıldığına göre söyleşi yazmaya devam=)=)


Şu an istanbuldayım naftalin...
Blogların açıldığı haberini burada aldım,sanırım bu şehrin sihrine inanıyorum..Kim ne derse desin masallar var,tamam yaşamıyorum;ama yazıyorum masallar, hem de,Her gün yeni masallar..
Naftalinde benim masalı'M...Tamam masalda prenses değilim;ama şapşal bir periyim ben...Sihirli bir kalemi var bu perinin...Ama konuşmayı pek beceremiyor,yanlış iksirler saçıyor bazen etrafa,biraz sakar bir peri bu saykotik saykotik=)=)
Tamam bu kadar girizgah yeter,hadi bu gün neler yaşadım kimin hayatlarına dokundum bakalım...



Sabah telefonun alarmıyla uyandım...Uyanmak değil bu,bir boyuttan başka bir boyuta atlamak...ve ardından okul idaresinin duymayacağı sorular sabah 9 da ders mi olur? hukuk da bilgisayar dersi ne arıyor? Neden tek bu derste zorunluluk var? Ben soruyorum odanın tavanına asılıyor sorular,cevaplamıyor kimse...Apar topar üstümü giyiyorum işte o korkunç an...Aynadaki çirkin kızda kim? Biraz daha yaklaşıyorum,kim olabilir ki?
_ben...

Ama olsun bu gün hiçbir şey beni üzemez 2 saatlik bilgisayar dersinden sonra istanbul...
Ders biter,kantinde yenilen yemek ve ankarayı hiç özlemeyeceğini bilmenin sevinci...
Lafı fazla uzatmayalım saat 13.30 söğütözü...
Elimde küçük valizim tek yolculuk yapmanın verdiği mutluluk ve aynı zamanda tezat bir kuşku otobüsü bekleyen ben...
Gelsin insanlar... tanımadığım insanlar... otobüs gelene kadar ben onlara bir kaç hikaye yazayım..
İşte ilk kahramanım.. Yaşlı bir amca giriyor içeri oda benim gibi otobüsü kaçırmaktan mı koktu;yoksa eskilerin her yere erken gelme huyu mu bu? Yavaş adımlarla yaklaşıyor ve oturuyor çaprazıma...Ben onu inceliyorum,daha sağlıklı betimleme yapmak için...Saçları beyaz,aralarındaki griler bence geçmişi anımsatan birer anı olmalı,gözlük kullanıyor bence miyop..Nereden mi anladım,peki? Hemen söyleyeyim ben uzaklara o kadar derin bakan birini daha önce hiç görmedim!

O orada geçmişi düşünürken,yeni bir yaşlı giriyor içeriye..Onunda saçları beyaz ama sakalı da var, gençliğinde hayta olduğunu  göstermek istercesine..Onunda gözlükleri var...İşte o an deli gibi gülüyorum,yanımdaki çocuk bana bakıyor şaşırarak... hemen telefonuma bakıyorum sanki gelen bir msja sevinmiş gibi;AMA ben amcanın damla gözlüklerine bakıyorum...Gençliğini özleyen bir hava veriyor bu gözlük ona... işte 2 YAŞLI karakter..Muhtemelen aynı yaşlarda haydi gelin gençliklerine gidelim...
Bence 1.si hep dingin bir yaşam hayal etti,kalp kırmak uçarılıktı,sessiz sevdi bu yüzden hep..Kaybetti susarken gerçek sevdaları...Sevmekten nasılda korktu.Kavgalardan da kaçtı hep 2 defa burnuna darbe aldı,burnundaki eğrilik oradan geliyor...

Diğeri.. ne kadar kısaydı bu hayat işte bu yüzden o hızlı sevdi,çabuk söyledi haykırdı,seni seviyorum cümlesini kaç kez ve bazen nasılda inanmayarak söyledi.Muhtemelen diğerine göre daha fazla seks yaptı,tensel birleşmeyi aşk sandı...İşte bu yüzden şimdi gerçek aşkı arıyor hala...Parmağında alyans yok...Evlilik için geç mi kaldı?


Bunlar birer tahmin 2 amcayı da ilk kez görüyorum ve muhtemelen bir daha hiç görmeyeceğim..Sadece hayatlarına dokundum,haberleri olmadan...Bir iksirdi onların gözleri...Pişmanlıkla kırgınlık vardı,ikisinin de bakışlarında...
Ben aslında hiçbir şey yapmadım aldım onların bakışlarını cümle yaptım...

saat:14.00 "9" numara cam kenarı.. bu şehri terk etmek ilk kez bu kadar kolay ve keyifli...

Yolculukta düşündüklerim,yazılmaya değmeyecek kadar soğuk...Ama ben şuanda denizi olan bir kentteyim..
Yazım güzel bitmeli...
İstanbulu seviyorum,ablamı,insanlara bakıp hikayeler yazmayı,insanları seviyorum...

Not:bol bol gezeceğim naftalin,seni ihmal edersem üzülmek yol,ben bol bol masal biriktiririm burada.. denize bakarak kurulan tüm masallar gibi mutlu sonla biter =)=)






                                                                                                       
                           
                                                                                                  
 Dipnot: Ankara da hayal kurmak yok!