25 Kasım 2010 Perşembe

DÖNÜŞLÜLÜK ZAMİRİ

Odamın penceresinden seyrediyorum dünyayı,
Kocaman dünyayı küçük bir pencereden...
Eski model bir jip geçiyor yoldan,
Eskiler geçiyor aklımdan
Tozlanmış;ama taptaze eskiler
Ve özlüyorum galiba o eskileri...
Ya seni de özlüyor muyum?
Cevap vermiyorum bu soruya,
Kendi başına bırakıyorum üst satırda
Ve hızlı yazıyorum
Her mısrada uzaklaşıyorum ondan
Ya senden?
Al işte bir soru daha...
Buna da sen cevap vermiyorsun...
Komik;ama soruyu bile bilmiyorsun.
Ben senden habersiz konuşuyorum senle...
Küçük bir pencereden seyrediyorum dünyayı
Büyük aşklara yer yok galiba
Kocaman sevdaları sığdıramam ki o küçük camlara...
Camlardan elini eteğini çekiyor güneş.
Saate bakıyorum 17.47
Sokak lambasının gecemi aydınlatmasına az kaldı.
Ya sen de bana dair ne kaldı?
Cevap vermiyorsun,
Ben de dışarıyı seyretmeye başlıyorum bir yandan...
İki sevgili geçiyor,gerçekten ama
Yazmak için yazmıyorum.
Tamamen realistim bu satırlarda...
Kızın elinde bir çiçek var,
Pembe kağıda sarılmış.
Oğlan sanki bana gıcıklık olsun diye sırıtıyor.
Kızda aynı gıcıklıkla oğlanın elini tutuyor...
Sonrası mı?
Sonrasını göremiyorum.
Görüş alanımdan uzaklaşıyorlar...
Ve şimdi martılardan başka kimse yok camımda
Bir de deniz var pardon...
Dalgalarla bir olmuş bana bir şeyler anlatıyor...
Ben de senin beni anlamadığın gibi,anlamıyorum onu...
Dışarı da çok hafif bir rüzgar var
Yapraklardan anlıyorum...
Hasta olmasam dışarı çıkardım.
Bırakırdım saçlarımı gökyüzüne,
Saçlarımın yaprak gibi olmasını seviyorum...
Bir de kurutulmuş çiçekleri
                  annemi
                            anneannemi
                                      ablamı seviyorum...
Ben gerçekten sevmeyi biliyorum.
Senin neyi bildiğini bilmiyorum
Ve üzülmüyorum bu duruma...
Sır olmasını istiyorum,
Saklı kalmasını...
Öğrenmek çok sıkıcı geliyor bazen
Bildiklerimiz yetmeli,yetirmeliyiz
Yitirmeden önce...
Camım da yeni bir misafir
Alakasız;ama hemen yazmalıyım
Yaşlı bir amca geçiyor bisikletli
Burada tuhaf bir şey yok;ama
Tek elinde koltuk değnekleri
Dikkatlice bakıyorum,
Kuzey yönünde kayboluyor...
İçimde saçma sapan bir huzur
İçerden gelen dedemin sesiyle birleşiyor...
Onu ne çok sevdiğimi yazmalıyım bu satırlarda
Onu çok seviyorum...
Beni sevdiğini biliyorum...
Bu çok güzel,
Birinin seni sevdiğine eminsin
Yanılma payın yok,yanlış olma şansı da...
Suratımda kocaman bir gülücük
Ve ilk kez gülmeyi yakıştırıyorum kendime
Kalkıp saçlarımı düzeltiyorum aynada
Yeni saç sitilimi pek beğenmesemde,alıştım galiba
Yabancılamıyorum aynada kendimi...
Kendi kelimesini seviyorum...
Dönüşlülük zamiri
Bana dönüyor sürekli,
Mısralarıma yakışıyor...
Sende sever misin kendi'yi
KENDİNİ?
Kendi kendine kalınca ne düşünürsün?
Kendine hiç kızdığın oldu mu?
Kendine kurduğun dünyada kimler var?
Çabuk cevap ver susma...
Cevap versene!
Ya cevap ver...
Kendini ne zannediyorsun sen?
Sen iyisimi cevap verme.
Kendi kendine kal öyle.
Bende kendimi alıp,
Kendi kurduğum dünyaya gidiyorum
Ve bakıyorumda o dünyaya,
Mısralarımdan başka bir şey YOK !!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder