20 Aralık 2010 Pazartesi

PEKİ NEREYE KADAR?

Bu gün...
İnsanların neden salak,neden bu kadar salak olduklarını sordum kendime...Sonra düşüdüm bu kadar kişi salak olabilir mi? Olamaz bence salaklığın da bir sınırı olmalı...O zaman diğer seçenek doğru ortada bir salak var! Şimdi bir sorun daha çıkıyor ortaya "salak" bir kişi kabul ediyorsa bu durumu salak değildir.
_______________


Yukarıda yazılanlar tam bir demogoji;ama hayat laf kalabalığından ibaret değil...Hayat benim yazdıklarımda değil,yaşadıklarımdan ibaret...Peki ya,yaşamadıklarım onlar...Onlar kimin hayatı? cevapsız bir soru...


İnsan yazdıklarıyla kandırır kendini yaşamadan yaşadığına inandırır...İşte aziz nesin'nin sözcükleriyle:

"Yaşamak yazmak değildir. Ama yazmak yaşamaktır. Kandır kendini yaşlı yazar kandır. Yazarak,yazarak,yazarak. Yaşamadan yaşadığına inandır"

Kandırmak...Sadece -mastar eki almış bir kelime değil,kelimeden çok öte diğer fiiller gibi sıradan değil,başlı başına bir cümle...


Haydi gelin size kandıran ve kandırılan iki insanın hikayesini anlatayım...Kısa bir durum hikayesi;ama kalbim durmuyor hızlı hızlı çarpıyor ve bende hızlı hızlı yazıyorum...


Yeni uyanmıştı.Uyanınca çok sinirli olurdu,gerçi normalde de çok sinirli...Banyoya gitti elini yüzünü yıkayacaktı ki aynada kendine baktı.Gözlerim dedi gözlerim neden bu kadar boş bakıyor? Oysa gözlerim için şiir yazmıştı,benim sıradan gözlerim için...

(erkek kahramanımızı aynanın karşısın da öylece bırakalım,hadi gelin bayan karakterimizin yanına gidelim)

Hiç uyumamıştı.Uyuyamadığında çok sinirli olurdu.Beni uyutmadığı,aklımdan çıkmadığı için kızıyorum ona diyerek resmine baktı...Gözleri ne kadar anlamlı bakıyor uğruna şiirler yazdığım gözleri...


İkisi de aynı saatlerde farklı nedenlerle de olsa birbirlerini düşünüyor...


Peki ya kim kimi kandırıyor?



NOT:inanmak tehlikelidir...Güveni yanına alır hemen ... İnanırsak koşulsuz güvenir ve severiz...İşte o yüzden hem onu hem kendimizi kandırırız...PEKİ NEREYE KADAR?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder